Madrid’in dar sokaklarından, kirli bir apartmanın loş odasına sızan gerilim havada asılı kalmıştı. Ena Sweet, o bildik Latin ateşiyle karışık pişmanlık ve arzuyla dolu bakışlarını Juan Lucho’ya dikmişti. Aralarındaki soğuk savaştan sonra gelen bu barışma anı, bastırılmış tutkunun patlaması için biçilmiş kaftandı. Juan’ın sert bakışı, sırtına yapışan terli gömleğiyle birleşip ortama acımasız bir heyecan katsaydı.
Ena’nın dudaklarından dökülen kelimeler hafifçe titriyordu ama içinde fırtınalar kopuyordu; ihaneti unutturacak bir sikişe ihtiyaç vardı ve Juan bunu çok iyi biliyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra, kıyafetlerinin düğmelerini hızla çözüp altındaki bedenini serbest bıraktı. Yumuşak teniyle kontrast oluşturan o koyu tenli adamın elleri, alabildiğine açılan amcığını kavrayıp sıkıca sardı. Ena, dudaklarını aralayıp hırıltıyla karşılık verdiği anda Juan’ın yumuşak amcığı devleşmeye başladı, ılık nefesi ensesine değdiğinde vücudu elektriklendi.
Odanın havasını boğan suskunluk yerini inlemelere bırakırken, Juan sırtından tuttuğu Ena’yı hızla yatağa atarak üzerine çömeldi. Parmakları tutuşan saçlarını çekip başını yukarı kaldırırken amcığını kızgın kızgın kadının içine dayadı. İlk derin dalışında çıkan ahlar duvarlarda yankılanıyordu; bu sadece barışma değil, üstüne basa basa ilan edilen bir hak iddia gibiydi. Her sancılı inleten hareketinde Ena’nın amcığı daha da şişiyor, Juan ise dizlerini kenetleyip gücünü iyice gösteriyordu.
Kadının dar amcığında ilerlerken ağzına dolan nefesi boğuklaşıyor, mimiklerinde acıyla karışık haz okunuyordu. “Daha sert!” diye yalvardığında sıcak ufkundaki geceyi felaketle şenlendiren sesini duyunca adama olan öfkesi de tutkusu da kabarıyordu. Kafa sallayarak defalarca dayadı o deli yarak ile içinden kayarken; her tokat gibi çarpan kalçası acısını bastırıp onu yeni zevklere sürüklüyordu.
Sizi delirten bir ritmin içinde hızlanan kalkmalarıyla birlikte bütün bedenler yan yana kıvranıyor; ter kokuları birbirine karışıyordu artık. Son darbeyi vururken ena kocaman bakanının içine inleyen boşalmasıyla yatağı sarsıyor, Juan da göbeğine sıçrayan akıyla beraber keskin bir nöbet geçiriyormuşçasına titremeye başladı. O an hem nefret hem aşk olabiliyordu işte; eski yara üstüne yeni kabuk örülüyordu böylece…
